Depresyon Cinsel Hayatı Nasıl Etkiler?

Hayatın bir çok alanını etkileyen depresyon, cinsel hayatı da olumsuz etkilemektedir. Depresyonda olan kişi hiçbir şey yapmak istemediği, yaşam enerjisinin söndüğü, yılgın ve bitkin bir durumda olduğu gibi  cinsel konuda da isteksizdir.

Cinsel işlev bozukluğu depresyonun da içinde bulunduğu bir çok psikolojik sorunlar ile ilişkilidir. Depresyonun yanı sıra yeme bozuklukları ve kişilik bozuklukları gibi diğer eşlik eden psikolojik durumlar da cinsel işlevselliği etkileyebilir. Tüm bu bozukluklar hayat boyu olanlar ya da kazanılmış, genel ve de duruma bağlı olarak sınıflandırılabilir.

Cinsel istek, uyarılma ve orgazm sorunlarını depresyonun bir sonucu olabilmektedir. Sadece tek partnerin depresif olduğu evli çiftlerde bile depresyonun cinsel işlev üzerinde neden olduğu olumsuz etkiler depresyonun diğer birincil belirtilerinden daha çok sıkıntı vermektedir. Tehlikeli olmasalar da, cinsel yan etkiler yaşam kalitesini bozmaktadır. Hastayı birey olarak etkilediği gibi, kişinin eşi ile olan etkiler yaşam kalitesini bozmaktadır. Ruhsal tedavi gereksinimi nedeniyle zaten zedelenmiş bir ilişkide, kişi ek olarak cinsel performansının da düştüğünü gördüğünde güven duygusu iyice sarsılabilir. Eşinden, belki de en önemli desteğinden uzaklaşabilir. Bu durum ise hastanın içinde bulunduğu çaresizliği daha da artırdığı bilinmektedir. Bu nedenle cinsel işlevlerini engelleyen bir etken bile daha büyük sorunlara yol açar ve kişi tarafından kabullenilemez bulunabilir.

 

Araştırma sonuçlarında yüksek oranlar

Depresyon hastaları sorgulanmadıkça cinsel işlev kaybını mitler ve sosyokültürel öğelerden dolayı kendiliğinden bildirmeme eğilimindedirler. Çalışmalar, hasta bildirimli cinsel işlev bozuklukları oranlarının sorgulanma ile üç kata yakın arttığını göstermektedir. 591 hastanın 15 yıl takip edildiği bir çalışmada, ilaçlı depresyon vakalarının %63’ünde, ilaçsız depresyonun %45’ inde, normal bireylerin %25’inde cinsel işlev bozukluğu saptanmıştır (Ernst, Foldenyl, Angt, 1993). İlaçsız depresif kişilerin %40’ında cinsel istek azlığı saptanmış, uyarılma alanının orgazm ve boşalma alanına göre daha sıklıkla etkilendiği, semptom oluşumunun depresyon şiddetiyle ilişkisi olmadığı saptanmıştır (Kennedy, Dickens, Eisfeld, Bagby, 1999).  40- 60 yaş arası anksiyete ve depresyonun bağlantısallığını araştıran bir başka çalışmada, kontrol grubuna kıyasla her bir yalın psikopatolojinin cinsel işlev bozukluğunu iki kat, eş-hastalanım durumlarının başta isteksizlik olmak üzere cinsel işlev bozukluğu sıklığını üç kat artırdığını saptamışlar.

Psikolojik hastalıklarla cinselliğin 3700 hasta grubunda araştırıldığı çalışmanın sonuçları bir gerçeğe vurgu yapmıştır. Bu çalışmada cinsel işlev bozukluğu sıklığının %17, evli olanlarda cinsel işlev bozukluğu oranının üç kat fazla olduğu bulunmuştur. Sonuçların son bir ayı değerlendirdiği için düşük çıkmış olabileceği, evli olmayanların belki de problemlerinin farkına varmadığı yorumunda bulunulmuştur. Süre konusundaki standartizasyonun önemli olduğu daha net anlaşılmaktadır.

 

Depresyon hastaları cinselliği önemsemiyor

Psikiyatride cinsellikle ilgili yanlış tutumlar, depresyon hastalarının cinsel işlevlerini önemsemediği ve hastalık belirtileri kaybolan hastaların, cinsel işlev bozukluğuna rağmen tedaviye devam ettiğidir. Depresyon doğrudan nörobiyolojik etkimeyle geri dönüşlü sertleşme ve cinsel istek bozukluğu yapabildiği gibi aynı zamanda dolaylı olarak sosyal ve kişilerarası ilişkilerde azalmaya yol açarak ta cinsel alan üzerine olumsuz etkiler yapar.

 

Depresyon libidoyu düşürüyor

Karşılaştırmalı çalışmalar depresyonlu hastalarda depresyonu olmayan kontrol grubuna göre cinsel işlev bozukluğunun daha yüksek oranda görüldüğü tespit etmiştir. Prospektif Zürih Kohort çalışması depresyonlu olgularda (majör depresyon, distimi, rekürren ve kısa depresyon dahil) cinsel sorunların prevalansının kontrollere göre yaklaşık iki kat (%50 ye karşılık %24) olduğu bilinmektedir. Cinsel işlev bozukluğunun spesifik tiplerinin görülme sıklığı değişkenlik gösterebilirken cinsel ilgi kaybı, uyarılma ve orgazm bozukluklarına kıyasla daha sıktır. Karşılaştırmalı başka bir çalışmada libido değişiklikleri depresyonlu hastalarda kontrollere göre belirgin olarak daha fazla bulunmuştur.

Depresif hastalarda libido sorunu en sık karşılaşılan sorundur ve depresif hastaların2/3’ünden fazlasında tespit edilmektedir. 20-35 yaşları arasındaki depresif hastalarda depresyon ve cinsel ilgi kaybı arasındaki ilişkiyi araştıran longitudinal bir çalışmada; kadınlarda daha belirgin olmak üzere erkeklerde de anlamlı bir ilişki bulunmuştur(John v.d. 2003; Mireille, Chistophe, Jean, 2003). Günümüze kadar bu alanda yapılan çalışmalar; majör depresif epizod sırasında antidepresan ilaç kullanmayan erkek ve kadınlarda %50-70 oranında azalmış cinsel ilgi ve işlev kaybına işaret etmektedir ki bu durum deprese olmayan kişilere göre üç kat daha fazladır(Casper v.d., 19985). Beck’in 1967 yılında yaptığı araştırmada depresyonu olmayan kontrol grubunda %27’ye karşılık ciddi depresiflerin %61’inin cinsel ilgi kaybı yaşadığı belirlenmiştir. Bunun biyolojik bir sendromun bir parçası olduğunu düşündürecek şekilde yorgunluk, iştah kaybı ve insomniaile de ilişkili olduğunu tespit etmiştir.

Depresyonlu erkeklerin  %83’ünün ve kadınların %53’ünün azalmış libido hissettiğini, unipolar depresyonlu hastalarda ise cinsel işlev bozukluğu oranını %35-47 ve %72, bipolar depresyonlu hastalarda %77 oranında bulunduğunu bildiren çalışmalarda vardır.

Ayrıca yapılan araştırmalarda öfkenin ikili ilişkilerde cinsel isteği ve uyarılmayı engelleyen bir etmen olduğu, cinsel disfonksiyonu bulunan erkeklerin daha fazla kişilerarası kaygı yaşadıkları, öfkenin bu kişilerde oldukça belirgin olduğu belirtilmektedir.

 

Ne yapılmalı?

Anksiyete veya depresyon cinsel şikayetin bazen bir nedeni olduğu gibi bazende bir sonucudur.

Sürekli olmayan cinsel sorunların nedeninin depresyon gibi farklı etkenlerin olabileceği göz ardı edilmemelidir.

Depresyon varsa öncelikle psikoterapi veya ilaçla tedavi edilmelidir. Depresyon aşıldığında cinsel sorunda çoğu zaman ortadan kalkar. Cinsel sorun devam ediyorsa sorun psikolojik olarak kalıcı hale gelmiştir, mutlaka cinsel terapi gerekir.

Cinsel işlev bozukluklarının sonucu olarak ortaya çıkan depresyonda cinsel sorunların tedavisine öncelik verilmelidir. Cinsel sorunlar ortadan kalktığında depresyonda ortadan kalkar.

Cinsel işlev bozukluğuna katkıda bulunan etmenler olarak antidepresanların ve antianksiyetik ilaçların rolü değerlendirilmeli ve etkili olduğu saptanırsa tedavide değişiklik yapılmalıdır.

Feyzullah ALPMAN

Uzm. Klinik Psikolog/Psikoterapist

 

 

 

Kaynaklar:

  • Kennedy, S.H., Dickens, S.E., Eisfeld, B.S., Bagby, R.M., Sexual dysfunction before antidepressant therapy in major depression. J Affect Disord. 1999.
  • Perlman, M.C., Martin, L., Hirdes, J.P., Telegdi, N.C., Perez, E., Rabinowitz, T., Sexual dysfunction in psiychiatric inpatients. Psychosomatics, 2007.
  • Karademir, M., Depresif ve Cinsel İşlev Bozukluğu Bulunan Hastaların Temel Patolojilerinin Tanımlanması ve Karşılaştırılması. Yayınlanmamış Uzmanlık Tezi, GATA, Ruh Sağ. ve Hst. AD, Ankara. 2005.
  • Sidney, H.K., Susan, E.D., Beata, S.E., Sexual dysfunction before antidepresant therapy in major depression. J.of Affective disorders. 1999.
  • Althof SE et al. Cinsel işlev ve işlev bozukluğunun psikolojik ve kişiler arası boyutları (İçinde) Seksüel tıp erkek ve kadında seksüel fonksiyon bozuklukları. Kadıoğlu A. (Çev.). İstanbul, İstanbul Tıp Kitapevi, 2005

 

Sizde Yorumunuzu Yazabilirsiniz


Depresyon Cinsel Hayatı Nasıl Etkiler?

Makalelerimiz