‘An’da Olun İstiyorum...

Güne başlarken hissettikleriniz; ‘ Geçmişten gelerek mi? Yoksa geleceğe bakarak mı?’ varlık buluyor. Bu iki kutup arasında ne kadar geliş, gidiş yaşıyoruz. Bunlar bireysel olarak içimizde deneyimlediğimiz unsurlar olmasına rağmen aslında bize kısıtlayan ve özgürlüğümüzü de elimizden alan yaşantılar olarak süregeliyor.

                Geçmişte yaşanan tüm olaylar, yaşantılar ve anıların etkilerini yaşadığınız an’a taşıdığınızda gerçek anlamda ne hissettiğiniz ve yaşadığınızı nasıl fark edeceksiniz?  Gelecekle ilgili tasarımlarınızı, planlarınızı, hedeflerinizi düşünerek yaşadığınızda an’ı nasıl yaşayacaksınız?

                Bu kavramın anlamını ve önemini vurgulamak ve bunu yapamadığımızın nedenselliği üzerinde durmak istiyorum.

  • İnsan için an’da olabilmek ruh sağlığının en temel unsurudur. Yaşantınızda her an’ın kıymetli olduğu söylemlerini dile getirirken geçmiş ve geleceğin kelepçelerinden kurtularak an’da kalabilirsiniz.
  • An’da olmak yaratıcılığı, spontaniteyi ve eylemi ortaya çıkaran bir unsurdur.
  • An’da olarak içimizdeki gerçekliğin keşfini yaşarız. Hayatın gerçekliği an’da gizlidir.
  • An’da olmak gerçekten nefes alıp almadığınızı hissedebilmenizin, keyfine varabilmenizin kapılarını size yaşatır.

Geçmişte yaşanan tüm tecrübeler onunla birlikte yaşadığınızda an’da olan biten ne var varsa görmemenizi, duymamanızı ve hissetmemenizi sağlamaktadır. Çektiğiniz acıyı, sıkıntıyı ya da tam tersi hazları bile bugün yaşamanız an’ı kaybetmenizi sağlıyor. Eşiyle çatışma yaşayıp ona duyduğu öfkeyi güzel bir akşam yemeğine yansıtan kadın, erkek aslında o an da yaşayacağı farkındalığı, hazzı, duygu ve düşünceyi kaybedecektir. Bu nedenle de yaşadığı geçmişe ait öfkesi kelepçesi olacaktır.

Geleceğe yönelik kurduğunuz planlar, stratejiler, beklentiler, duygular ve düşünceler hayatınızda telaştan ve kaygıdan başka ne yaratabilir ki! Sürekli olarak başarı odaklı yaşayan bir bireyin hayatında başarı için sarf ettiği süreçten hiçbir şey anlamaması çok doğaldır. Bu eylem onun sürekli başarı için kendini eleştirmesi, suçlaması ve koşturması şeklinde devam edecektir. 

Hayatınız geçmiş ve geleceğe ait döngülerde sürekli aynı eylemler içinde devam edecektir. Psikodrama Grup terapisinin kurucusu J. Moreno; konserve davranışlar(eylemler) içinde hayatın ne kadar sağlıksız hale geldiğinden söz eder. Bu konserve davranışların kişinin hayatına ne buğranlar kattığını görebiliyoruz. Hayatım hep aynı, monoton ve sıkıcı ifadelerinin altında da bu konserve dediğimiz eylemler yatmaktadır. Bu eylemler an’da olmadığınız her zaman spontanitenizi, yaratıcılığınızı ve eylemlerinizi etkilemeye devam edecektir. Spontanite; yeni veya eski bir duruma yeni veya uygun tepki vermektir. Tepkinizin yeni ve uygun olması anlamındadır. Spontan davranışın yaratıcı bir çözümü içermesi gerekiyor. 

Hazırlıksız olana hazırlıklı olmak an da olmak demektir. Sürekli planlarıyla, korkularıyla yaşayanlar gelecekte duruyorlar. Bir grupta pişmanlıklarında duruyorlar onlarda geçmişte duruyorlar. Üzüntülerinde acılarında duruyorlar. Bu iki durumda an ı kaçırıyoruz.

An’da durarak kendi gerçeğimizin farkına varıyoruz. Bu bilgi ne geçmişte ne de gelecektedir. Bizim tüm gerçekliğimiz an’da bulunmaktadır. An da duran kişi bütün sorunlardan ona faydalı olacak her şeyden haberdar oluyor. Gerçekte bir şeyi an’a getirmek anlamayı sağlayan bir olgudur. O an da ki tüm bilgiyi anlamanızı kolaylaştıracaktır.

An aynı zamanda sağlıklılık sağlıyor. Kanserinden bahsedilmeyen tek organ kalptir. Çünkü kalbin bir ritmi var. An’ın da bir ritmi var. Çünkü durmamayı öğreniyorsunuz. Bu dinamizm ve yaşamın doğal bir ritmi gibidir. Bunun dışına çıktığınızda ritim bozuluyor. Bu metafor yaşamla birebir örtüşüyor. Zaten birçok şey bununla ilgileniyor.

An’da Olun İstiyorum…

An’da durmanızı sağlayan önemli unsur; spontanite ve yaratıcılığınızdır. Moreno; bir kişi spontan fakat yaratıcı değilse elinde samuray kılıcı olan çiftçiye benzer, der. Bir kişi çok yaratıcı fakat spontan değilse o da kılıcı olmayan samuraya benzer, der.

An’da olmak sağlıklı olandır. Geçmişin ve geleceğin kelepçelerinden kurtulmadan an’da olamazsınız. An’da duramadığınız her an kendi gerçekliğinizi kaçırmakla kalmayıp hayatınızın monoton kısır döngüsünde devam edeceksiniz. Bu kelepçeleri sağlıklı, güvenilir, deneyimsel olarak yasacağınız terapi süreçleriyle aşabilirsiniz.

 Sezgileri kapalı olan kişiler anda duramayan kişilerdir. Çünkü bilgi geçmiş demektir. Olmuş veya bitmişi biliyoruz.  Sezgi ise şimdidir. Bilgileriniz sezgilerinizin önüne çıkıyorsa gene an da duramıyorsunuz. Bu hoşumuza gitmese de düşünmeyen kişi an da daha çok durabiliyor.

Eğer cesaretsizseniz an da duramıyorsunuz. Örneğin; birisine bir şey söyleyemediniz. Sürekli keşke şunu deseydim, bunu söyleseydim diyerek an da duramayıp hasta olacak kadar öfkelenebiliyorsunuz.  Eğer an da olursak bitmemiş işimiz kalmıyor ve hiçbir şeyi biriktirmiyoruz. 

Biz gerçek zamanın içinde durduğumuzda an’dayız. Biz kendi enerjimizi maddeleştiren varlıklarız.  Sorununuz, maddenizi enerjiye dönüştüremiyorsunuz.  An’da durarak maddeyi enerjiye dönüştüreceğiz.  Gerçek bizi güçlendirir.

An’da olmanız dileğiyle…

 

Elif BAYBUĞA

Psikolog-Psikoterapist-Psikodramatist

Sizde Yorumunuzu Yazabilirsiniz


‘An’da Olun İstiyorum...

Makalelerimiz