Sınavların Ardında Kalan

Geçtiğimiz günlerde gençlerimiz bir sınav daha atlattı. Manşetlerde adı; TEOG diye geçiyor. İçinde gençlerimizin ruhuna, duygusuna, düşüncesine, davranışına derin anlamlar katan bu sınavın ardından yaşananlar daha da elzem görünüyor.

Sınavın ardından tüm sorulara doğru cevap veren gençlerimiz kendilerini hayatta başarılı oldukları gerçeğine inandırdılar.

Sınavın ardından bazı sorularda yanlış yapan gençlerimiz kendilerini hatalı şeyler yaptıklarına inandırdılar.

Sınavın ardından yanlış sayılarına bakarak gençlerimiz kendilerini hayatta başarısız olduklarına inandırdılar. Bunun gibi saymakla bitmeyen düşünce, duygu ve deneyim sınavın ardından yaşanıyor. Tüm bunların gerçekliğini tartışma konusu olarak ortaya koymak gerekir.

Sınavın kendisi ortadan kalkmadan gençlerimizin yaşayacağı duygu, düşünce ve davranış zinciri kendini tekrarlamaya devam edecek. Bu sebeple tüm ebeveyn ve eğitimcilere gençlerin içinde bulunduğu durum konusunda fazlaca görevler düşüyor. Onlarla birlikte yaşanan süreçte; yaşadıklarının doğru sesi olmak, yanında olmak ve onları doğru şekilde kuşatmak belki de çekilen sancının yarasını hafifletmeye yarayacaktır.

Bu satırları okurken ‘Nasıl ?’ sorusunu sorduğunuzu kurguluyorum.  Bu ‘sınav’ olgusunu; kriz, gerçeklik, sorumluluk ve çaba başlıkları altında irdelemekte fayda görüyorum.

 

Kriz

Sınav olgusu kriz olarak bakıldığında; en güçlü duyguların hâkim olduğu bir olgu olarak karşımızda durmaktadır.  Hayatın büyük bir engeli, doğal akışın içinde sıkıntı veren bir durum ifade etmektedir. Kimlik bulma, öz güven, bireyleşme eylemlerinin yoğunlaştığı bu dönemde kriz olarak bunların yaşanmasını engelleyen gençlerin kendilerini tanımaya çalıştıkları bir dönemde büyük bir engel olarak deneyimlenmektedir. Bu kırılmanın gençlerin duygusal, düşünsel olarak regüle etmesini kolaylaştırmak yanında bulunan ebeveyn, öğretmen, akran, akraba vs. bunu yapabilmesi ile yaşanacaktır.

Sınavı kriz şeklinde görmek mümkündür. Fakat bu krizi yatıştırmak, dengelemek gençlerimizden çok etrafında onu kuşatan çevrenin yapması gereken bir eylemdir. Bunun daha onlar bebekken ve ağlama krizleri geçirirken, neden ağladığını size söylemediği dönemlerde, onu, ses tonunuzla, bakışınızla, dokunuşunuzla yatıştırmayı, sakinleştirmeye çalıştığınız dönemlerden farkı yoktur. Krizi onun duygularını denetleyebildiği, yatıştırabildiği ve başa çıkabildiği bir perspektifte kazanıma dönüştürmek elimizdedir. Bunu hayatında karşılaşacağı güçlülerden biri olarak görecek ve duygu ve düşüncelerini dengelemeyi bilecektir.

 

Gerçeklik

Sınav olgusu gerçeklik olarak bakıldığında; içinde bulunduğumuz habitata sistem, kültür, aile yapısı, sosyal normlar değiştirmesi elimizde olmayan, her şeyin tüm çıplaklığı ile gözümüzün önünde olması gerçekliktir. Bu gerçeklik olarak sınav olgusu tüm gençlerin, ailenin ve eğitimcilerin yüzleşmesi gereken bir durumdur. Bu gerçeklikle başa çıkmada destek verilmesi gerekir.

En büyük sıkıntı bu gerçekliğin reddi, kabul edilmemesidir. Gençlerin içinde bulunduğu yaş dönemine bakıldığında bu başkaldırma yersiz değildir. Fakat gerçeklikle yüzleşmesi kırılma yaşatır. Bu durumu daha bebekken istediği oyuncağı almadığınızda gösterdikleri öfkeden, çatışmadan öğrenirsiniz. Daha o dönemlerde oyuncağı almama nedeniniz (yeterince paramız yok, buna ihtiyacın yok vs) gerçekliğin kendisiyken bunu öğrenememişse ve yüzleşememişse sınav olgusu ile yüzleşememesi de çok doğaldır. Gerçeklikle yüzleşebilmek, onlar için sınav olgusunu kâbusa çevirmeyecek ve hayatın normal akışında halledilmesi, yüzleşilmesi gereken durumdan ibaret kılacaktır.

 

Sorumluluk

Sınav olgusu gencin sorumlu olduğu bir eylemdir.  Sorumluluk duygusu erken yaş dönemlerinde atılır. Bu duyguyu erken dönemlerde kazanmadıysa sınava hazırlık sürecini ve sonucunu etkilemesi kaçınılmazdır. Genç insan sınavın kendi işi olduğunu, nasıl halletmesi gerektiğini bildiğinde sınavın ardından ona kalan sadece işi hakkında yorum yapmak olacaktır.

 

Çaba

Sınav olgusu çaba harcama olarak bakıldığında; bu çabanın aslında hayatın akışında yapılan diğer eylemler için gösterilen çabalardan farkı olmadığı gerçektir. Bu çabanın gereğinden fazla abartılması sınav için yapılan eylemi normalin dışına taşıyor. Bu durumda içinde bulunan sınav olgusunu normalleşemiyor. Bu çalışmanın diğer eylemlerden fazlaca abartıldığını gözlemleyebiliriz.

Bir gencin sınava hazırlanması gerçekliktir. Fakat ebeveynin sınav önemli değil, önemli olan sensin diye söyleyip sınava hazırlanan gence kurs, etüt, özel ders, test kitapları soluksuz, planlanmış sınav hazırlığına sürüklemesi çelişkili bir tutumdur.

Genç çaba harcaması gerektiğini bilir. Fakat gereğinden fazla çaba, yorucu ve kaygı vericidir. Bu tempoda devam eden bir gencin sınav sonucu iyiyse gencimizi şanslı sayıyorum. Aksi takdirde yaşayacağı incinme çok büyük olacaktır.

Bugün tüm gençlerimizin, ebeveynlerin ve öğretmenlerin bir matematik, fen vs. testine gösterdiği ayrıntıyı, çabayı ve özeni,  tüm duygu, düşünce ve eylemlerimizi etkileyen, dengeleyen ve yaşamda kalmamızın kaynağı olan ‘Ruhsal Aygıt’a vermesi önemli bir gerçekliktir. Sınav sadece eğitim sürecinde karşımıza çıkan ölçme ve değerlendirme gerçeğidir. Bu ölçme eylemi gençlerimizin duygusunu, düşüncesini, davranışlarını ve onların kimlik ve kişiliğindeki biricikliği değerlendiremez.

 

Elif BAYBUĞA

Uzm. Psikolog- Psikoterapist- Psikodramatist

Sizde Yorumunuzu Yazabilirsiniz


Sınavların Ardında Kalan

Makalelerimiz