Anneler Melektir, Ya Kaynanalar?

Evlilik kararı, insanın hayatında aldığı en önemli kararlardan biridir. Adeta bir dönüm noktası konumunda bulunan evlilik kararı, kişinin geri kalan yaşamına nasıl devam etmek istediğinin bir alt yapısı gibidir. Kişiler bu kararı alıncaya kadar birbirlerini yeterince tanımak isterler. Yapılan aşk evliliği ise şayet, evlenen çiftler birbirlerinin olumsuz yönlerini, birbirlerine uygun olup olmadıklarını çokta önemsemezler. Evlilik, görünürdeki gibi iki kişinin bir araya gelip yuva kurması kadar basit bir düzeyde değildir. Arka planda bir araya gelen, gelmesi gereken iki farklı aile yapısı vardır.  İki ailenin de birbirine entegre olması, olamıyorsa bile hoşgörülü davranması, evlenen çiftlerin yeni kurdukları yuvanın ''huzur alt yapısını'' oluşturur.

Evlenen her iki insanında, kendi ailesinden kopmak kaydıyla, bir birey olarak kendi yuvasını kurduğunun farkına varması gerekmektedir. Eğer bu farkındalık yoksa, çiftler yeni kurulan ve çokta sağlam temelleri olmayan yuvayı koruyacak güçte olamazlar.

''Huzur Alt Yapısı''

Yeni kurulan bu yuvanın ''huzur alt yapısını'' bir araya gelen çiftin aileleri oluşturur. Her iki ailede, yeterli miktarda destek verdiği takdirde  bu yeni kurulan yuvayı   onaylamış olurlar. Fazla müdahale etmek, her fırsatta tabiri caizse burnunu sokmak, yeni kurulan yuvanın temellerine inen birer balta gibidir. Ailelerin bu fazla korumacı ve müdahaleci tavırları çiftler arasında farklı bir boyutta yankı bulur. Her iki tarafta kendi ailesini savunmaya geçtiğinde bir çift konumundan, çatışan iki farklı kutup konumuna geçerler.

Ailelerin ''iyi niyet''le yaptıkları korumacı, müdahaleci tavırların altında yatan sebeplerden bir tanesi kendi yetiştirdikleri birey ile kurdukları ''bağlanma stili''nden kaynaklanmaktadır. Ailesinin, özellikle annesinin terbiyesinden geçmiş olan birey yetişkinlikte de öğrendiği davranışları devam ettirir. Doğrunun ve yanlışın ayrımını yapamayan birey yeni kurduğu yuva ile öncesinde bir parçası olduğu yuvanın arasında sıkışıp kalır. Burada incelenmesi gereken en önemli nokta ise çocuğun ebeveyni ile kurduğu bağdır. Özellikle anne ile çocuk arasında ki bağın incelenmesi gerekmektedir.

''Anne'' Nesnesi ve Bağlanma stilleri

Türk toplumunda ''anne'' kavramı çok kutsal bir konumdadır. Hürmet edilmesi gereken, aranıp sorulması gereken, eli öpülesi yüce varlık ''anne''dir. Fakat ne hikmetse bu yüce varlık ''anne'', kaynana olunca toplum nazarında bir anda canavarlaştırılmaktadır. ''Anne'' aynı annedir, ''kaynana''da aynı annedir.

Değişen tek bişey vardır, evladını paylaşması gereken bir başka nesne.. Doğurduğu, büyüttüğü ve uğruna saçını süpürge ettiği küçük bebek büyümüştür ve kendisine başka bir nesne bulmuştur. Bu nesne değişimi, annede ''kabullenememe'' olarak yankı bulur.

Yapılan bir çok araştırma gösteriyor ki bireyin erken çocukluk döneminde anne ile kurduğu bağ, ileriki dönemlerde kurduğu romantik ilişkininin temellerini atıyor. Anne ile çocuk arasında, anneden kaynaklanan saplantılı bir bağlanma stili kurulmuşsa eğer, anne kabullenemiyor.

Saplantılı Bağlanma Stili

Bu bağlanma stiline sahip kişilerdeki en belirgin özellik takıntılı olmalarıdır. Takıntı ise kendine olan güven eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Hem reddedilmekten hemde terkedilmekten aşırı derecede  korkan birey karşıdaki insanı takıntı derecesinde sahiplenir. İlişkileri ile ilgili gerçekçi olmayan beklentilere sahiptirler.

Klişeleşmiş Kaynana Problemi Ve Sınırlar

 Henüz yeni kurulmuş bir ailede hassasiyet boyutu doruklardadır. Çiftler birbirlerine alışmaya çalışırken aynı zamanda da karşı tarafın ailesine adapte olma problemi yaşarlar. Anne konumunda ki birey saplantılı bir bağlanma stiline sahipse eğer yeni kurulan yuvanın temellerine zarar vermesi olasıdır. Kendi çocuğunun seçtiği yeni nesne ile bir rekabete girebilir, dışlayabilir, onu yok etmek isteyebilir veya oyun dışı bırakmak için uğraşabilir. Olası kaynana muhabbetlerinden bunların hiçte abartılmış şeyler olmadığı anlaşılmaktadır.

 ''Problemli Anne''ye sahip bireyin sınırlarını iyi belirleyebilmesi çok önemlidir. Bir birey olarak yeni bir yuva kurduğunun farkındalığını yaşamalı ve ailesine bunu yaşatmalıdır. Çizilen sınırlar kurulan yeni yuva için hayati önem taşımaktadır. Fazla müdahale eden anne-babanın davranışlarına karşılık stratejik olarak tavır konulmalıdır . Her iki tarafında yerinin ayrı olduğu hissettirmelidir. Aksi takdirde çiftin arasında ki ilişki çatışmalı ve yorucu bir ilişkiye dönüşür. Aileler her ne kadar kötü niyetle yapmasalarda zarar verdiklerinin farkında değillerdir. Yıkılan, zarar gören, sağlam temelleri olmayan ve en önemlisi içinde huzur olmayan bir yuvada kimse huzurlu olamaz.

 

Betül KANAT

 

 

KAYNAKÇA

1)Evlilik uyumu ve bağlanma stilleri arasındaki ilişki-Haluk Akar,Özge Açık/Makale-EGE ÜNİVERSİTESİ

2)Evlilik Uyumu ile Bağlanma Stilleri ve Mizaç ve Karakter Özellikleri Arasındaki İlişkilerin İncelenmesi-Dr. Serap E. Tayca  Dr. Aslı Ç. Kuruoğlu/Makale-Türk Psikoloji Derneği

 

Sizde Yorumunuzu Yazabilirsiniz


Anneler Melektir, Ya Kaynanalar?

Makalelerimiz