Azalmış cinsel istek bozukluğu kişinin yaşı ve yaşam koşulları dikkate alınarak, sürekli olarak ya da tekrarlayıcı bir biçimde cinsel fantezi ve cinsel etkinlikte bulunma isteğinin az olması ya da hiç olmaması seklinde tanımlanmaktadır. Toplumda her 10 erkekten 4’ünde görülür. Azalmış cinsel istek bozukluğu cinsel yaşamın tümüne yayılmış olabilir ya da bazı durumlarla ilgili olabilir. Mesela hasta eşiyle cinsel yakınlık isteği duymamasına karşın mastürbasyon yapabilir ya da erotik filmler izleyebilir. Çoğunlukla cinsel etkinliği başlatmaz ya da eşi tarafından başlatıldığı zaman görev gibi kabul edip gönülsüzce eşine katılabilir. Cinsel yaşantı sıklığı çoğu zaman düşük olsa bile, eşten gelen talepler ya da fiziksel yakınlık veya samimiyet için cinsel ilişki sıklığı azalmamış olabilir. Cinsel isteğin azalmış olması uyarılma ve boşalma zorluklarına neden olabilir. Bazıları istekleri azalmış olduğundan sevişme sırasında konsantrasyonlarını kaybedip sertleşmeleri bozulabilir ya da boşalmaya ulaşmadan cinsel ilişkiyi bitirebilirler. Bazen cinsel ilgi ve istek azlığı dolayısıyla ortaya çıkan sertleşme zorlukları yanlışlıkla sertleşme bozukluğu olarak değerlendirilip tedavi edilmeye çalışılabilir. Cinsel isteksizlik erişkinliğin başından beri olabileceği gibi sonradan da ortaya çıkabilir. Başlangıçta normal bir cinsel isteğin bulunduğu uzun bir dönemin olması tedaviye daha iyi yanıt olabileceği anlamına gelebilir. Ergenliğin başından beri olan cinsel isteksizlikte ise çoğunlukla daha ciddi etkenler söz konusudur. Erkekte cinsel isteksizlik çeşitli nedenlere bağlı olarak gelişebilir. Nedenleri biyolojik ve psikolojik olarak ikiye ayırabiliriz. Tüm kronik hastalıklar, böbrek üstü bezlerinin fazla ya da az çalışması, cinsellik hormonlarının azlığı, tiroid hormonlarının azlığı ya da artışı, epilepsi, beyin kanamaları gibi rahatsızlıklar cinsel ilgiyi azaltabilirler. Ancak cinsel hormonların az olması cinsel isteği azaltabilirken, fazla olması isteği arttırmaz. Başta depresyon ilaçları, lityum, bazı tansiyon ilaçları, psikoz tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar olmak üzere çok sayıda ilaç cinsel isteği azaltabilmektedir. Cinsel işlev bozuklukları arasında DSM-IV tanı kriterlerinde, tanımlamasında en çok sıkıntı çekilen bozukluk, cinsel istek bozukluklarıdır. Bunun en temel nedenlerinden birisi, cinsel ilişkide bulunmanın kişi tarafından ne kadar sıklıkla istenmesi gerektiğine dair bir tanımlama yapılamamasıdır. Azalmış cinsel istek bozukluğu, içinde yaşanılan dönem ve kültürden de etkilenmektedir. Çünkü içinde yaşanılan dönem ve kültür, kişinin cinselliğine ilişkin beklentilerini etkilemekte, dolayısı ile döneme ve kültüre bağlı olarak farklılıklar görülebilmektedir. Elde edilen veriler, cinsel istekte azalma tanısının konulmasında, kişinin duruma özgü öznel değerlendirmelerinin önemli bir yere sahip olduğunu göstermektedir Azalmış cinsel istek bozukluğunu değerlendirirken kültürel, sosyal, dini, psikolojik ve bedensel faktörlerin ele alınması büyük bir öneme sahiptir. Erkeklerde azalmış cinsel istek bozukluğu ile başvurular oldukça nadir olmaktadır. Bunun nedeni ise erkeklerin sertleşme kaybı yakınması ile başvurmalarıdır, oysa ki çoğunlukla sertleşme kaybı cinsel ilgi ve istek azalmasına bağlı olarak gelişmektedir. Cinsel istek azlığı ile başvuru azlığının bir diğer nedeni olarak “erkeklerin her zaman ve her koşulda cinselliğe hazır olduğu” cinsel miti görülmektedir ve bu mitin erkeklerin yardım arama davranışını engellediği düşünülmektedir. Kadınlarda olduğu gibi erkeklerde de ikincil olarak gelişen bir cinsel istek azalması, eş ile ilişkisinin doyurucu olmaması ile açıklanmaktadır. Hem batı toplumlarında hem de ülkemizde kadınlarda cinsel istek azlığı görülme oranı, erkeklere oranla en az iki kat daha fazladır. Azalmış cinsel istek bozukluğunun nedenleri hakkında çok fazla bilgiye sahip olunmasa da Lo Piccolo ve Friedman, klinik vakaları gözden geçirdiklerinde azalmış cinsel istek bozukluğunda, kontrolü kaybetme korkusu, hamilelikten korkma, depresyon, sakinleştirici, anti hipertansiyon ya da başka ilaçların yan etkileri, kişilerarası ilişkilerde (özellikle evlilikte veya çiftler arasında) çatışma olması gibi nedenlerin etkili olabildiğini görmüşlerdir. Azalmış cinsel istek bozukluğunun biyolojik nedenleri arasında böbrek üstü bezlerinin az ya da çok çalışması, cinsellik hormonlarının azlığı, epilepsi, gibi bazı hastalıklar, bazı anti depresan ve bazı antihipertansif ilaçlar, psikoz tedavisinde kullanılan ilaçlar gibi bazı ilaçlar, psikolojik nedenleri arasında ise kişilik sorunları, çocuk sahibi olmak istememek, psikiyatrik bazı rahatsızlıklar, yaşla veya çekicilikle ilgili endişeler, eşe ilgi kaybı, evlilik çatışmaları yer almaktadır. Hormonal nedenlere ilişkin olarak Bancroft, erkeklerde testesteron düzeyi düştükçe, cinsel istek düzeylerinde de düşme olduğunu gösteren bulgular rapor ederken psikolojik nedenlerle ilişkili olarak da Morokoff ve Gilliland günlük yaşamlarında stres düzeyleri yüksek olan kişilerin cinsel istek düzeylerinin düşük olduğunu bildirmişlerdir. Bunun yanı sıra Beck ve Bozman’ın 1991 ve 1995 yıllarında yapmış oldukları iki deneysel çalımsa göstermiştir ki öfke, kadınlarda daha az etkili olmakla birlikte, her iki cinsiyette de cinsel isteğin azalmasında önemli bir role sahiptir. Bunların yanı sıra, uzun süreli olarak seksten yoksun kalma, cinsel dürtü azalmasına neden olabileceği gibi, istek azlığı, eşe karsı düşmanlık duygularının ya da ilikside ciddi sorunların bir göstergesi de olabilir. Yapılan bir çalışmaya göre, iki ay cinsel ilişki kurmayan genç evli çiftlerde evlilik alanlarındaki sorunlar en sık görülen nedeni oluşturmaktadır. Azalmış cinsel istek bozukluğu, ilişkinin yapısı, işleyişi, ilişki çatışmaları, çiftlerin cinselliğe yaklaşımı ve cinsel davranış özelliklerinden etkilenmekte olup mutsuz ve çatışmalı ilişkilere bir tepki olarak ortaya çıkabilmektedir. Sonuç olarak istek olması biyolojik içgüdü, yeterli benlik saygısı, kendini seksi bulmak, cinsellikle ilgili olumlu deneyim yasamak, uygun eşin varlığı ve eş ile cinsellik dışındaki alanlarda da iyi bir ilişkiye sahip olmak gibi faktörlerle ilişkilidir. Dolayısı ile bu faktörlerden bazılarının yokluğu ya da bozulması azalmış istek ile ilişkili olabilmektedir. Psikolojik Nedenler: 1) Kişilik sorunları, 2) Eşcinsellik, 3) Cinsel Kaçınmalar, 4) Maskelenmiş Parafililer (cinsel sapkınlıklar), 5) Çocuk sahibi olmak istememek, 6) Psikiyatrik rahatsızlıklar, 7) Stres ve üzüntü kaynağı olan yaşam olayları, 8) Yaşla veya çekicilikle ilgili endişeler, 9) Eşe ilgi kaybı, 10) Yakınlık sorunları, 11) Evlilik çatışmaları, 12) Eşin cinsel beceri eksikliği. Tedavisi: Cinsel isteksizliğin tedavisi sorunun nedenine göre değişiklik gösterir. İlaç tedavileri kısmen etkili olsa da özellikle psikolojik nedenlerinin ortaya çıkarılıp aşılması açısından kişiye özgü yapılandırılmış Cinsel Terapi sorunun çözümünde en etkili yöntemdir. Cinsel terapide amaç; ilişki sorunlarının çözülmesi, performans kaygısı ve başaramama korkusunun giderilmesi, zihindeki olumsuz yargıların farkına varılması ve değiştirilmesidir. İlişkide ki mutluluğu sağlayan temel etmenlerden biri olan cinsel hayatın sağlıklı olması gerekir. Bu yüzden ihmal edilmemeli, ertelenmeden yardım alınmalıdır. Feyzullah ALPMAN Uzm. Klinik Psikolog/Psikoterapist Kaynaklar: Crenshaw, T.L., Sexual aversion syndrome. J.Sex Marital Therapy, 1985. İncesu, C., Klinik Psikiyatri Dergisi , Cinsel işlevler ve cinsel işlev bozuklukları, 2004. Keçe, C., Akalın, Z., İktidarsızlık,Ankara, 2010 Sungur MZ. Erkek cinsel işlev bozuklukları, Psikiyatri Dünyası; 1992 CETAD, “Cinsel Yaşam ve Sorunları” Dosyası, 1. Bilgilendirme Dosyası Basın Bülteni, İstanbul, 2006. Sadock, V. A. Normal insan cinselligi, cinsel islev ve cinsel kimlik bozuklukları. Kaplan ve Sadock’s Comprehensive Textbok of Psychiatry, 2007