Varoluşçu psikoterapiler, insanların yaşadığı ruhsal problemlerin çoğunu, ölüm korkusuyla yüzleşmemek adına üretilmiş olan ikincil problemler olduğunu ifade etmekte ve ölümü kabul etmeden yaşamı anlamlandırmanın mümkün olmadığını ileri sürmektedir. Ölümden başka bir gerçek var mıdır? Geleceği belirlemek mümkün müdür? Hayatın ve tercihlerin sorumluluğu kime aittir? Hayatta yalnız mıyız? Hayatın anlamı nedir? gibi sorular üzerinden kişiyi hayatın gerçekliği ile yüzleşmesine, tercihlerin sorumluluğunu alarak özgür bir hayat yaşamasına ve yaşamına anlam katma sürecine destek olmak amacıyla terapi süreci yürütülür.